Ilgisiz Miami
Ben buraya bir sey yazmaktan sikildim ya, galiba hep boyle oluyor.
Bir seylere heves etmemle, o hevesin yapmaya baslayinca kacmasi arasindaki sure giderek kisaliyor.
Kim ugrasacak ya onunla deyip, cayiyorum.
Miami’ye gidip geldik mesela is icin, onla ilgili bisiler yazasim vardi ama neydi.
Ilk aklima gelen, Havana mahallesinde bir Meksika restaurantina gittim ve orda calisan kiz, Turkiye hayrani cikti. Guzellik merkezi egitimi mi ne almis, ama kizin benim soyledigim seylere hic meragi yok, surekli, turkce bildigi kelimeleri ve yemekleri siralamak telasinda. Hos bir tesaduf olabilecekken, asiri tatsiz bir kafa acma seansina donustu tum bu muhabbet. Ama ortam nefisti, harika da mangolu tekilali bir frozen yaptirdi bana, keyfimi buldum bi sekilde yine.
3 cumlede bir bi de “it’s sooo cheaap “deyip durdu Turkiye icin, ona da ayri sistim sistim.




Konferansin ilk gunu Kadinlar kahvaltisi organize edildi ve her yer pembe, yasam motivasyonu kartlari falan assiri cinsiyetci bir ortam hazirlanmisti, haliyle hem sinirlendik hem de cok dalga gectik. Bu sinirlenme ile dalga gecmenin ayni potada erimesi Fransizligin sanindandir.
Kadinlar olarak gittik, kahvaltida portakal suyu ve sampanya servisi vardi, mimozaymis bu karisimin adi, ben hic bilmiyordum. Neyse aldik mimozalarimizi, oturduk yerimize. Dalga gectigimiz kadin direkt giris konusmasinda, “buraya sizi konferanstan once toplamamin bir sebebi var, birazdan baslayacak konferasin salonu tamamen erkeklerle dolu, sizlerin onlarin arasinda kaybolmanizi istemiyorum, sesinizi cikartin, varliginizi bilsinler” gibi bir konusma yapti ben hemen gevsedim, ve tabii ki gozlerim doldu... Sonra Rebecca diye biri, gecen yilki konferansta sunucumuz olacakti ama bir ay once esini kaybetmisti, yapamamisti. Bu yil yine Rebecca’yla anlasildi ve kadinlar kahvaltisinda o da konusma yapti ve esini nasil kaybettgini, sonrasinda olanlari anlatti, haliyle gozleri doldu. Ben tabii ki o konusurken hickiriklarimi zor tutacak hale geldim, is arkadasim Amandine yanima geldi elimi tutuyor falan. Hizli hizli iki kadeh mimozayi da icerek baslayinca konferansa ya da artik genel olarak sikildigimdan asiri ilgisiz gecirdim konferansi.
Ikinci gun workshop yapiyoruz, direkt musterilerle oturup anlatmaca, benim de bir station im vardi. 13’te basliyoruz normalde ve saat 13:30 olmus hala ben odamdayim, kitap klubumun toplantisi icin. Aramislar duymamisim, en son beni cagirmaya odama geldi is arkadasim. Hayatta yapacagim sey degil aslinda. Ama yaptigim seyi artik yapmak da istemiyorum, yeni muhendisler yapsin yani, biraz ben artik yoneticiyim triplerine girdim sanirim. Hatta konferans bitiminde toplanmaya da yardim etmedim, yani sordum ne yapayim diye yapilacak bir is yoktu, odama ciktim, Amandine dedi hatta git istersen diye. Sonra aksama yemek icin yanlarina indigimde konferans sonu toplu fotoyu kacirdigimi fark ettim. Haber vermediler diye bozuldum bi de ustune. Cok hizli gelismis ben odadan gelene kadar dagilirmis kalabalik falan. Hakliydi. Sen ne artist artist odana kaciyorsun.

